Daha temiz enerji ve daha temiz piller için kobalt sorunu çözüm bekliyor /
FOTOĞRAFÇI: ALEXI HOBBS FOR BLOOMBERG BUSINESSWEEK
Son zamanlarda “geleceğin enerjisi” “yeşil enerji” “enerji
geçişi” gibi birçok kavram enerji literatüründe yer almaya başladı. Fosil
yakıtların neden olduğu karbon ile değişen dünyamız, bugüne kadar görülmeyen
sıcaklık, kuraklık, fırtına, sel ve yangınlar ile tanıştı. Ancak bütün bu
olumsuzluklar enerji dönüşümünün çok önemli parçasını oluşturan pillerde büyük
gelişmeye fırsat verdi. Son on yılda, enerji yoğunluğundaki gelişmeler ve
üretim maliyetlerindeki düşüşler, elektrikli araç pillerinin fiyatını çok aşağılara
çekmek için bir araya geldi. Bloomberg New Energy Finance'deki analistler, üç
yıl içinde maliyetin kilovat saat başına 100 doların altına düşeceğini -
elektrikli araçların benzinle çalışan araçlar kadar ucuz hale geldiği fiyat -
ve düşmeye devam edeceğini tahmin ediyor. Aynı gelişmeler, güneş pillerinden ve
rüzgar çiftliklerinden gelen kesintili enerjiyi “şebeke ölçekli” pillerde
depolamayı mümkün kılarak, yenilenebilir enerjiyi yalnızca fiyat üzerinden
kömür ve doğal gaz santralleriyle daha da rekabetçi hale getirme sürecine
girdi.
Piller, petrol gibi bir metadan ziyade bir mikroçip gibi bir
teknolojiye sahip olduğundan, kapasiteleri ve maliyetleri zaman içerisinde şüphesiz
olumlu yönde gel,şecektir. Ancak pillerin verimli olması için belirli
niteliklere sahip olması gerekmektedir. Bugün piyasadaki en yüksek performanslı
lityum iyon piller için kobalt kaçınılmazdır ancak kobalt bulmak zordur.
Bilinen rezervlerin çoğu, madenciliğin genellikle tehlikeli ve zor koşullarda
gerçekleştiği bir ülke olan Kongo'ya aittir.
Elektrikli araç endüstrisi bugünkü boyutunda kalsa bile pil
üreticilerinin alternatif bulmaları gerekmektedir. Dünyanın 1,2 milyar içten
yanmalı motora sahip aracını değiştirmek, önümüzdeki on yıllarda sera gazlarını
azaltma umuduna sahip dünyamız için büyük güçlükler taşımaktadır. İklim
sorununun çözülmesi pil sorununun çözülmesini, pil sorununun çözülmesi ise
kobalt sorununun çözülmesini gerektirir.
Bunu yapmak için ortaya çıkan şirketler arasında bazıları,
kullanılmış pillerden kobalt geri dönüşümüne odaklanıyor. Diğerleri, bir
zamanlar marjinal olan kaynakları daha uygun maliyetli hale getirerek cevheri elde
etmeyi planlıyor.
Saksonya'daki ortaçağ madencileri, ilk bakışta gümüşe
benzeyen ancak eritildiğinde zehirli dumanlar çıkaran cevheri bulduklarında
korkuya kapılmışlardı. Şüphesiz bu, kobaltın bir araya geldiği arsenik ve
kükürtten kaynaklanmaktadır. Bu tür olumsuzluklara sahip olan ve zehirli dumanlar
saçan bu kayaç o dönemin madencileri tarafından kobalt olarak adlandırıldı. Madenciler
arasında kobalt, madenlere musallat bir tür cin olarak kabul ediliyordu.
Kobalt şu anda en değerli akü metali ve tedarik zinciri
içerisinde de en önemli metaldir. Nikel ve lityum katotlar için, bakır kablolar
için, nadir toprak elementleri ise pilin elektrik enerjisini torka çeviren
güçlü mıknatısların olmazsa olmazıdır.
Mostra madenciliğinin her geçen gün yetersiz kalması maden
aramacılığında yeni alanlar oluşturmaktadır. Günümüz araştırmacıları spektral görüntüler
ve helikopter ile kullanılan dev metal dedektörleri gibi imkanları
değerlendirmektedir. Uzmanlar, bulunması kolay olan cevher yataklarının keşfine
olanak sağlayan arama metodolijelerinin, günümüzde yetersiz kaldığı konusunda aynı
görüştedir. Uzmanlıklarını veri bilimi yöntemleri ile zenginleştiren yerbilimciler,
“eksik metaller” olarak adlandırılan bu metalleri tüm zorluklarına rağmen mutlaka
keşfedeceklerdir.
KAYNAK:
September 23, 2021
Yorumlar
Yorum Gönder